Dr. Halil Kumbur, günümüzde suyunun, ulusal ve uluslararası politikaların belirlenmesinde büyük bir belirsiz olduğunun geldiğini belirterek, “Türkiye, özellikle son yıllardaki aşırı kuraklık ve su plansız kullanımı nedeniyle su sızıntısı sınırına doğru hızla yaklaşmaktadır. içinde ihtiyaçlarla uyuşmamaktadır” dedi.
Halil Kumbur, 22 Mart Dünya Su Günü’ne baktığında, dünya için su stratejik önemi, Türkiye ve Mersin’in su varlığı konularına dikkat çekti. Suyun yaşam hayatı için önemli ve sınırlı bir kaynak olduğunu vurgulayan Kumbur, ulusal ve uluslararası politikaların belirlenmesinde önemli bir belirsiz hale geldiği, su ve krizin, kalkınma çabalarında ilk başvurulan doğal kaynakların olması özelliklerini hala koruduğunu kaydetti.
Yaşamın temel kaynağı olan temiz, sağlıklı ve yeterli miktarda suya erişim konusunda halen dünyanın bazı yerlerinde ciddi sıkıntıların yaşandığını dile getiren Kumbur, “Diğer yandan, küresel çapta üretilen atıksuların büyük bir kısmı herhangi bir arıtma işlemine veya geri kazanıma tabi tutulmadan işletmeye geri verilmektedir. Bu durum, insan sağlığı açısından çeşitli etkenlerin neden vermenin yanı sıra ekonomik kaynak da israfa yol açmaktadır. Atıksuların, çevre ve insan sağlığına karşı bir tehdit oluşturmayacak şekilde arıtımının gerçekleştirilmesi ve tekrar kullanılarak ekonomiye girilmesi, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında da kilit rol oynaması” diye konuştu.
“Su kaynakları baskı altında”
Dünyanın üç gezegenin sularla kaplı olmasına, insanoğlunun ekonomik olarak kullanımına hazır olan tatlı su gidişin, gidişin toplam su gidişinin yaklaşık yüzde 0.5’i kadar biline dikkat çekmesi Prof. Dr. Halil Kumbur, “Nüfus büyümesi, sanayileşme, iklim değişikliği ve kuraklık gibi açıklamalar nedeniyle su kaynakları gerek miktar miktarı kalite açısından büyük baskı altındadır. hem çoğu petrol hem de su ev sahibi ülkelerdir.Dicle ve Fırat nehirlerimizin bazı Ortadoğu ülkelerinden geçtiğinden dolayı bu ev aletlerini de yakından ilgilendirmektedir” çalıştırmaktadır.
“Türkiye, su sınırı sınırına hızla yaklaşıyor”
Bir ülkede kişi başına düşen yıllık su maliyetin 10 bin metreküpten fazla ise su zengini, 10 bin metreküpten az ise su mülkü olarak değerlendirildiğini hatırlatan Kumbur, “Türkiye, özellikle son yıllardaki aşırı kuraklık ve su plansız kullanımı nedeniyle su eksikliği sınırına doğru hızla yaklaşıyor. Türkiye, su kaynakları zenginliklerine rağmen yer ve zaman içinde özelliklerle uyuşmamaktadır. sı sulama, yüzde 14’ü belediyeler, yüzde 10’u sanayide kullanılıyor. Sulama suyu tüketimi değiştirilmelidir. Damla sulama sistemi mutlaka geçilmelidir” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin teknolojisi ile değerlendirilebilecek su büyüklüğünün yaklaşık yıllık 110 milyar metreküp bilge işaret eden Kumbur, “Bu miktarın ancak 45-50 milyar metreküp tüketimine yönlendirilmektedir. 11 milyar metreküplük su potansiyelimizin yaklaşık 5,5 milyar metreküpü kullanılabilir” dedi.
Mersin’in su deposu
Açıklamasında Mersin’in su potansiyeline de değinen Kumbur, şöyle devam etti; “Mersin ili akarsularının su rejimleri, kaynaklarının bulunduğu bölge ile bağlantısının bulunduğu yerler arasında sorunlar bulunmaktadır. planlı, programlı kullanıldığında Mersin’in su sorununun yaşanmaması gerekir. sulama suyu havzaları yaşanabilir.Kısıtlamalar ve bütün illerimiz için su havzalarının korunması, havza koruma planlarının-havza kaynaklı oluşumları, su havzalarının bulunduğu yerlerde göletler, barajlar inşa edilmeli, kayıp/kaçak oranları azaltılmalıdır. çekleştirilmelidir. Havza ve il bazında Su Yönetim Sistemleri kurulmalıdır.”